Kamu yönetişimi, son yıllarda oldukça sıkça tartışılan bir kavram. Temel özelliği paydaşların kamu hizmetlerinin üretim sürecine dahil edilmesi olan bu yeni yaklaşımın, kamu sektörünün geleceğinde büyük bir etkisi olacak.
Teknolojik gelişmelerin, dünyamızı nasıl dönüştürdüğünü hep konuşuyoruz. Fakat teknoloji, günümüzdeki dönüşümün tek itici gücü değil. Kamu sektörünün dönüşümünde teknolojinin olduğu kadar, yeni geliştirilen yaklaşımların ve bakış açılarının da büyük bir etkisi var. Bu yeni yaklaşımlardan biri, 1990’lı yıllarda konuşulmaya başlanan ve günümüzde önemli bir gündem haline gelen “kamu yönetişimi” (public governance). Bu yeni yaklaşımdan bahsetmeden önce, kamudaki dönüşümün tarihine kısa bir bakış atmakta fayda var.
1980’li yıllar, bu konuda önemli bir dönüm noktasını işaretliyor. O dönemde kamu sektörü üzerinde yoğunlaşan literatür, bürokrasinin işleyiş şeklini kıyasıya eleştirmeye başladı. Bu eleştiriler kamunun verimsiz, durağan, iş garantisi sebebiyle performansı düşük ve yeniliğe kapalı bir yapıya sahip olması üzerinde duruyordu. Alternatif olarak ise, özel sektör uygulamalarını taklit eden yeni bir kamu yönetimi (public management) anlayışı öne sürülüyordu. Bu yeni kamu yönetimi anlayışına göre, performans takibinin geliştirilmesi, girişimcilik ruhu, sözleşmeli çalışanlar istihdam etmek, kamu hizmetlerinin bir bölümünü özel sektöre delege etmek ve yapılan işi çıktı olarak ölçümlemek gibi, kamuyu yapı ve işleyiş olarak özel sektöre yakınlaştıracak bir dizi reformlar yapılmalıydı. Bu şekilde kamu hizmetlerinin verimliliği artacak ve hatta kamu kurumları kâr etmeye başlayacaktı.
Yeni kamu yönetimi anlayışının uygulamada yaygınlaşması ile beraber, bu yaklaşımın da sorunlu yönleri ortaya çıkmaya başladı. Kamu hizmetlerinin vatandaşlara satılacak bir ürün olarak görülmesi, kimi durumlarda vatandaş menfaatinin kârlılığa feda edilmesine yol açtı. Ayrıca 1990lı yıllarda, özel sektörün her zaman en verimli şekilde işlediğine ve en optimal kararları verdiğine dair ön kabul, büyük bir sorgulamadan geçirilmeye başlandı. 1980’li yıllarda kamu ve özel sektörü verimlilik kıstasına göre karşılaştıran yaklaşım, en başarılı özel sektör örnekleriyle en verimsiz kamu örneklerini kıyaslamakla eleştirildi. Buna ilave olarak, yeni kamu yönetimi anlayışının bürokrasiyi yapısal olarak özel sektöre yakınlaştırma amacı, son derece temel konularda ikilemler de ortaya çıkardı. Örneğin, piyasa ekonomisinin karşı karşıya kaldığı açmazları çözme rolüne sahip olan devlet, kendine has yapısı değişirse bu görevini devam ettirebilecek mi?
Bütün bu etkenlerin sonucunda, yeni bir kamu sektörü anlayışı gelişmeye başladı. “Kamu yönetişimi” (Public Governance) adı verilen bu yaklaşım, kamu hizmetlerinin üretim süreçlerine paydaşları da dahil eder. Bu paydaşlara, hizmetlerin üretimi ile alakası bulunan kurumlar, özel sektör, sendikalar, vatandaşlar, gönüllü kuruluşlar ve benzerleri dahildir. Kamunun görevi, bütün kamu hizmetlerini kendi başına üretmek değil, bu paydaşları seferber ederek ve koordine olmalarını sağlayarak “kamu hizmetlerinin ortak üretimi” konseptini hayata geçirmektir. Kamu yönetişimi yaklaşımında, bir hizmetin başarısı çıktı odaklı değil, sonuç odaklı olarak ölçülür. Bütün bunları bir örnekle açıklayacak olursak, sigara kullanımını azaltmayı amaçlayan kampanyaları ele alabiliriz. Önceki paragrafta bahsettiğimiz kamu yönetimi yaklaşımı (public management), çıktı odaklı bakış açısıyla, her yıl vatandaşlara sağlanan ücretsiz ameliyat sayısının artmasını bir başarı olarak ele alır. Öbür taraftan kamu yönetişimi yaklaşımında, mesele sonuç odaklı ele alınır. Sigara kullanımını düşürerek, yıllık ameliyat miktarını azaltmayı hedefler. Bunun için özel sektör, STKlar ve vatandaşlardan oluşan paydaşlarını, bu amaç doğrultusunda harekete geçirmelidir. Bu amaç doğrultusunda etkili sonuçlar elde edilirse, başarılı bir kamu yönetişimi uygulaması ortaya çıkmış olur. İyi bir kamu yönetişimi modelinde paydaşların katılımı, saydamlık, eşitlik, hesap verme ve sürdürülebilirlik kriterleri sağlanmalıdır. Kamu yönetişimi yaklaşımı, özellikle son yıllarda oldukça tartışılıyor. Ben de, bu yeni yaklaşımın gelecekte oldukça etkili olacağını ve kamu sektörüne yön vereceğini düşünenler arasındayım.