“…Alfa neslinin nüfusunun, 2025 yılında 2 milyara ulaşması bekleniyor… Deneyerek ve tecrübe ederek öğrenmeye alışan bu neslin alışkanlıklarına uygun bir eğitim anlayışı ve metodu geliştirmek şart…”
Alfa Nesli Nedir?
Geleneksel olarak nüfusbilimciler nesilleri, doğma ve çocuk sahibi olma arasındaki süreye göre kategorize ederlerdi. Bu da yaklaşık 20-25 yıllık bir periyoda denk gelir. Fakat günümüzde nesiller o kadar hızlı değişiyor ki, 25 yıl bu tasnif için çok uzun bir süre haline geldi. Bu sebeple, Z nesli 1995-2010 arasındaki 15 yıllık sürede doğanlar ile sınırlandırıldı ve 2010 sonrası doğanlar “alfa nesli” adı altında ayrıca incelenmeye başlandı.
Alfa Neslinin Özellikleri
Kavramı ortaya atan Avusturalyalı nüfusbilimci Mark McCrindle’a göre alfa neslinin 3 temel ayırt edici yönü var. Bu nesil bugüne kadarki;
· En eğitimli (hem örgün hem yaygın,
· En fazla maddi imkana sahip,
· Teknoloji kullanımı en yüksek düzeyde olan nesil olacak
Alfa Neslinin Ekonomiye Etkisi
Bu nesil, reklamcıların ve pazarlamacıların dikkatini şimdiden çekiyor. Henüz en büyüğü 9 yaşında olsa da, alfa neslinin hanehalkı tüketimine büyük etkisi var. Günümüz şartlarının bir sonucu olarak, çocukların taleplerine karşı aileler oldukça duyarlı. Bu da alfa nesli çocuklarını dolaylı olarak alım gücü yüksek bir müşteri grubu haline getiriyor. Özellikle teknoloji ürünleri konusunda, ailelerin tüketim tercihlerine etki ediyor, hatta yön veriyorlar.
Alfa Neslinin Teknoloji ile İlişkisi
Bunun yanında teknolojinin bu nesil için kullanılan bir araçtan çok daha fazlası, adeta hayatlarının bir parçası olduğu görülüyor. Tablet, akıllı telefon ve mobil uygulamaların dünyanın her tarafında yaygınlaştığı bir dönemde doğdular ve bunların olmadığı bir dünyayı hayal dahi edemiyorlar. Tabi bu noktada, ebeveynlerinin de teknolojiye karşı önceki nesillerin önyargılarını taşımayan Y nesli olması da etkili
Alfa Nesli, Kendi Kendine Uzmanlaşma ve Eğitim
Bu neslin bugün dahil olduğu yaş grubu gereği, en öncelikli konulardan bir tanesi eğitim. İlk olarak, aldıkları formal eğitimin kendilerinden önceki nesillerin tamamından daha nitelikli ve yoğun olacağının altını çizmek gerekiyor. Bunun da ötesinde, sahip oldukları dijital imkanlar ve alışkanlıklar sayesinde, herhangi bir alanda kendi kendine uzmanlaşma oranı bu nesilde oldukça yüksek olacak. İlgili oldukları bir konuya oldukça rahat bir şekilde yoğunlaşıp kendilerini geliştirdiklerini bugün de görebiliyoruz. 15-16 yaşında olup, kendi kendine programlama, tasarım, yabancı dil vs. öğrenen birçok genç görmeye başladık. Alfa neslinde bu örnekler epey yaygınlaşacak. Bunun sonucu olarak, örgün eğitimin dışında kazanılan beceri ve bilgi birikiminin öneminin de artacağını söyleyebiliriz.
Eğitimde Geleceğe Hazırlanmak
Alfa neslinin nüfusunun, 2025 yılında 2 milyara ulaşması bekleniyor. Dolayısıyla bu gençlerin eğitim sisteminde yaşadıları/yaşayacakları jenerasyonlarından kaynaklanan sorunları çözmek için çok fazla vaktimiz olduğunu söyleyemeyiz. Bu noktada, alfa neslinin yavaş yavaş eğitim hayatına başlamasıyla beraber, kurumsal eğitim organizasyonlarını büyük bir meydan okumanın beklediğini vurgulamak gerekiyor. Eğitim hayatına başlamadan önce kendi kendine belli bir öğrenme tekniğini halihazırda geliştirmiş bir nesil geliyor. Genellikle deneyerek ve tecrübe ederek öğrenmeye alışan bu neslin alışkanlıklarına uygun bir eğitim anlayışı ve metodu geliştirmek şart. Özellikle Türkiye gibi büyük ve yüksek nüfuslu ülkelerin, dönüştürmeleri gereken yerleşik eğitim sistemi de aynı ölçüde büyük olduğu için, bu konuda ekstra çaba sarfetmesi gerekiyor. Eğitimde yüzyüze öğretmen-öğrenci ilişkisi her zaman önemli olsa da, buna destekleyici olarak, yapay zeka teknolojisi vaadettiği birçok imkan var. Örneğin yakın gelecekte yapay zeka uygulamaları özel öğretmenlik yapabilecek ve bu sayede çocukların, kişiselleştirilmiş ve “anladıkları dilden” bir öğrenim görme imkanları olacak. Ebeveynlerin %74’ü, bu tarz bir yönteme sıcak bakıyor.